10 Mart 2012 Cumartesi

Risk Değerlendirme

10 Haziran 2003 tarih ve 4857 sayılı Resmi Gazete'de (yeni) İşKanunu ile birlikte, Aralık 2003'den sonra,  24.07.2003 tarih 25178 sayılı R.G. yayınlanan 4947 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Teşkilat Kanunu'nun ikinci Kısım'ıile Çalışma ve Sosyal güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun değiştirilmiştir. Yine aynı dönemde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eğitim ve Araştırma Merkezi Teşkilat Kanunu da değiştirilmiştir.
Kısacası"iş sağlığı" sözcüğü başta olmak üzere (eski mevzuatta - tüzüklerde "işçi sağlığı"şeklinde idi) köklü değişiklikler yapılmıştır.
Örneğinİş Kanunun 77 nci maddesinde ile; "... işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumluluklar konusund a bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve iş güvenliği eğitimini vermek " zorunluluğu getirilmiştir.
Özellikle 2004 yılından itibaren iş sağlığı ve iş güvenliği açısından işyerlerini denetleyen iş (teknik) müfettişleri, denetim sonucu, düzenledikleri "tutanak"larda yazdıkları eksiklikler listesinin başında, işyerinde risk değerlendirmesi ve eğitiminin eksik olduğu gelmektedir.
İşSağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği'nin [Resmi Gazete: 09.12.2003 Salı , Sayı: 25311]
{ Not:1- T.C. DANIŞTAY ONUNCU DAİRE Esas No:2004/1942 ' lu kararı ile İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği'nin yürütülmesinin durdurulmasına, 24.5.2004 tarihinde usulde oyçokluğu, esasta oybirliği ile karar verildi.
2-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın aynıyönetmeliği Tüzük şeklinde çıkartma çalışmalarının devam ettiği bildirilmektedir}
" 9. maddesinde; İşveren ... aşağıdaki hususları yerine getirmekle yükümlüdür:
a)İşveren;
1)İşyerinde risklerden özel olarak etkilenebilecek işçi gruplarının durumunu da kapsayacak şekilde sağlık ve güvenlik yönünden risk değerlendirmesi yapar.
2)Risk değerlendirmesi sonucuna göre, alınması gereken koruyucu önlemlere ve kullanılması gereken koruyucu ekipmana karar verir.
b)(a) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentlerinde belirtilen çalışmalar ve değerlendirmelerle ilgili kayıt ve dokümanların hazırlanması ..., işyerinin büyüklüğü ve yapılan işin niteliğine göre, Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslara uygun şekilde yapılır "
denilmektedir.
Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik (26 Aralık 2003 tarih ve 25328 sayılı Resmi Gazete)'in tanımlarla ilgili 4. maddesinde, tehlike ve risk sözcükleri;
"Tehlike : Bir kimyasal maddenin yapısal özelliği nedeni ile zarar verme potansiyelidir.
Risk : Kimyasal maddenin zarar verme potansiyelinin çalışma ve/veya maruziyet koşullarında ortaya çıkması olasılığıdır."
diye tanımlanmıştır.
Bu yönetmeliğin 6. maddesi, "Risk Değerlendirmesi" başlığını altında:
{"İşveren, işyerinde tehlikeli kimyasal madde bulunup bulunmadığını tespit etmek ve tehlikeli kimyasal madde bulunması halinde, işçilerin sağlık ve güvenliği yönünden olumsuz etkilerini belirlemek üzere,.. uygun şekilde, risk değerlendirmesi yapmakla yükümlüdür.
Risk değerlendirmesi yapılarak, .... belirtilen önlemler alınmadan tehlikeli kimyasal maddelerle çalışılması yasaktır.
a) Risk değerlendirmesi, aşağıda belirtilen hususlar dikkate alınarak yapılır;
1) Kimyasal maddenin sağlık ve güvenlik yönünden tehlike ve zararları,
2)İmalatçı, ithalatçı veya satıcılardan sağlanacak malzeme güvenlik bilgi formu,
3) Maruziyetin türü, düzeyi ve süresi,
4) Kimyasal maddenin miktarı, kullanma şartları ve kullanım sıklığı,
5) Bu Yönetmelik eklerinde verilen mesleki maruziyet sınır değerleri ve biyolojik sınır değerleri,
6) Alınan ya da alınması gereken önleyici tedbirlerin etkisi,
7) Varsa, daha önce yapılmış olan sağlık gözetimlerinin sonuçları.
İşveren, tedarikçiden veya diğer kaynaklardan risk değerlendirmesi için gerekli olan ek bilgileri sağlar. Bu bilgiler, kullanıcılara yönelik olarak, varsa kimyasal maddelerin yürürlükteki mevzuatta yer alan özel risk değerlendirmelerini de içermelidir.
b)İşveren, ... Risk değerlendirmesi yazılı belge haline getirilerek, istenildiğinde yetkili kişilere gösterilmek üzere işyerinde bulundurulacaktır.
c)Risk değerlendirmesi aşağıdaki hallerde yenilenecektir;
1) Risk değerlendirmesinde belirlenen sürelerde,
2) Çalışma koşullarında önemli bir değişiklik olduğunda,
3) Ortam ölçümleri ve sağlık gözetimlerinin sonuçlarına göre gerektiğinde,
4) Kimyasal maddeler nedeni ile herhangi bir kaza olduğunda,
5) En az beş yılda bir defa.
d)Risk değerlendirmesi, tamir ve bakım işleri de dahil olmak üzere kimyasal maddelerle çalışılan tüm işleri kapsayacaktır.
e)Birden fazla kimyasal madde ile çalışılan işlerde, bu maddelerin her biri ve birbirleri ile etkileşimleri dikkate alınarak risk değerlendirmesi yapılacaktır.
f)Tehlikeli kimyasal maddeler içeren yeni bir faaliyete ancak risk değerlendirilmesi yapılarak belirlenen her türlü önlem alındıktan sonra başlanacaktır"} .... .metnini içermektedir.
Yeni (4857 sayılı) İş Kanununa göre çıkartılan iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yönetmeliklerin çoğu aynı şekilde risk değerlendirmesinden sözetmektedir.
Risk değerlendirme metodolojileri'nde birçok uluslararasıstandart ve yöntemden bahsedilebilir.
Örneğin:
Başlangıç Tehlike analizi -PHA
İşGüvenliği analizi - JSA (Bir önceki yazımızda bahsedilen )
Çeklist Kullanılarak Birincil Risk Analizi
Risk Değerlendirme Karar Matris Metodolojisi
Tehlike ve İşletilebilme Çalışması Metodolojisi - HAZOP
Hata Ağacı Analizi Metodolojisi- FTA
OlasıHata Türleri ve Etki Analizi Metodolojisi - FMEA/FMECA
Güvenlik Denetimi
Olay Ağacı Analizi - ETA
Neden- Sonuç Analizi
NFPA 704 Identification of the Hazards of Materials for Emergency Response
vb.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı hangi yöntem(ler)i / metodolojileri kabul etmektedir. Şimdilik bu belirsiz.
Ancak anılan yasa ve yönetmelik hükümlerinin de yerine getirilmesi gerekmektedir. Özellikle büyük kuruluşlarda bu iş belki daha kolay halledilebilir. İş sağlığı ve işgüvenliği uzmanı olmayan kuruluşlar ne yapacak ?
Aşağıda özellikle küçük işyerlerinin risk değerlendirmesinde kullanabilecekleri (HSE Health & Safety Executive ' tarafından hazırlanan ) bir yöntemi bulacaksınız (konuyu okumaya başlamadan önce bu yazıyı gözden geçiren, tercümelerin düzgün olmasında emeği geçenlere teşekkür ederim M.T.)
RİSK DEĞERLENDİRMESİ için 5 adım
Bu yazı, işverenlere ve kendi işlerinde çalışanlara işyerinde risk değerlendirmesi konusunda yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Ticaret, hizmet ve hafif sanayi sektörlerindeki firmaları -kuruluşları hedeflemektedir.
Risk değerlendirmesi nedir?
Risk değerlendirmesi, işinizde, insanlara zarar verecek olan şeylere karşıyeterli tedbir alıp almadığınızı görmenizi sağlayacak dikkatli bir kontrolden başka bir şey değildir. Amaç, hiç kimsenin incinmemesini veya hastalanmamasını sağlamaktır. Kazalar ve kötü sağlık hem insanların yaşamını yıkabilir, hem de eğer üretimi düşürür ve makine kaybına yol açarsa, sigorta masraflarını arttırırsa veya mahkemeye gitmenize neden olursa, işinizi etkileyebilir.İşyerinizdeki riski değerlendirmeniz yasal olarak gerekli kılınmıştır.
Karar vermeniz gereken önemli noktalar, birtehlikenin önemli olup olmadığıve sizin yeterli önlemleri alarak bu riski küçültüp küçültmediğinizdir. Riski değerlendirdiğinizde bunu kontrol etmelisiniz. Örneğin, elektrik öldürebilir, ama bir büro ortamında 'canlı' elemanlar izole edilmiş ve metal parçalar doğru bir biçimde topraklanmışsa bunun riski çok küçüktür.
İşyerinizdeki riskleri nasıl değerlendireceksiniz ?
Bu yazıdaki beş adımı uygulayın:
1. adım: Tehlikelere bakın
2. adım: Kimin nasıl zarar görebileceğine karar verin
3. adım: Riski değerlendirin ve var olan önlemlerin yeterli olup olmadığına, daha fazla önlem almak gerekip gerekmediğine karar verin

4. adım: Bulduklarınızı kaydedin
5. adım: Değerlendirmenizi gözden geçirin ve gerekirse değiştirin
Fazla karmaşık bir şekilde düşünmeyin. Ticaret, hizmet ve hafif sanayi sektörlerindeki çoğu şirkette tehlikeler az ve basittir. Bunların kontrolü zaten sağduyulu bir davranıştır, fakat gereklidir. Zaten, örneğin, tehlike yaratabilecek bir makinanız olduğunu veya birisinin takılarak düşebileceği garip bir giriş veya basamak olduğunu biliyorsunuzdur. Eğer böyleyse, bir kazayı önlemek için hangi önlemleri uyguladığınızı kontrol edin.
Eğer küçük bir firmaysanız ve neyin yapılması gerektiğini anladığınızdan eminseniz, değerlendirmeyi kendiniz yapabilirsiniz (sağlık ve iş güvenliği konusunda uzman olmanız gerekmez!). Eğer daha büyük bir firmaysanız, sorumlu bir çalışandan, iş güvenliği sorumlusundan veya iş güvenliği memurundan size yardım etmesini isteyebilirsiniz. Eğer kendinize güvenemiyorsanız, uzman bir kaynaktan yardım alın. (Örneğin: Fişek Sağlık Hizmetleri ve Araştırma Enstitüsü). Ama unutmayın, bu işin doğru bir biçimde yapılması sizin sorumluluğunuz altındadır.
Tehlike ve Risk - bu yazıdaki sözcüklerin sizi sıkmasına izin vermeyin!
Tehlike, zarar verebilecek her şeydir (örneğin, kimyevi maddeler, elektrik, merdivenlerde çalışma, vs)
Risk, birisinin tehlikeden az ya da çok bir olasılıkla zarar görecek olmasıdır.
ADIM 1
Tehlikelere bakın
Eğer değerlendirmeyi kendiniz yapıyorsanız, işyerinde dolaşın ve makul olarak neyin zarar verebileceğini saptayın. Önemsiz olanlara aldırmayın ve ciddi zarar verebilecek veya birçok insanıetkileyecek olan önemli tehlikeler üzerinde yoğunlaşın.
Çalışanlarınıza veya temsilcilerine ne düşündüklerini sorun. Çok açıkça görünemeyen şeylere dikkat etmişolabilirler. Üreticilerin talimatları veya bilgi broşürleri de tehlikeleri fark etmenize ve riskin gereğini yapmanıza yardımcıolabilir. Aynı şekilde kaza ve hastalık kayıtları da size yardımcıolabilir.
ADIM 2
Kimin nasıl zarar göreceğine karar verin
Şunlarıunutmayın:
  • Özel olarak risk altında olan genç işçileri, stajyerleri, yeni anneleri ve hamile kadınları vs
  • sürekli işyerinde bulunmayan temizlikçi, ziyaretçi, müteahhit, tamir ve bakım işçisi vs
  • kamuyu ve işyerini sizinle paylaşıp sizin iş çalışmalarınızdan dolayı zarar görebilecek olanları
ADIM 3
Riski değerlendirin ve var olan önlemlerin yeterli olup olmadığına, daha fazla önlem almak gerekip gerekmediğine karar verin.
Her tehlikenin zarar verme olasılığını tartın. Bu, riski azaltmak için daha fazla bir şeyler yapmanız gerekip gerekmediğini belirleyecektir. Bütün önlemler alındıktan sonra bile, genellikle bazıriskler kalır. Her önemli tehlike için,geriye kalan riskin yüksek, orta veya düşük mü olduğuna karar vermeniz gerekir.
Önce, yasanın yapmanız gerektiğini söylediği her şeyi yapıp yapmadığınızı kendi kendinize sorun. Örneğin, makinaların tehlikeli parçalarına ulaşmayıengelleyen yasal zorunluluklar vardır. Sonra, genel kabul gören sanayi standartlarının uygulanıp uygulanmadığını kendinize sorun. Ama bununla yetinmeyin, kendiniz için düşünün, çünkü yasa aynı zamanda işyerinizin güvenli olması için ne gerekliyse yapmanız gerektiğini de söylüyor. Gerçek amacınız, kendi önlemlerinizi de ekleyerek bütün riskleri azaltmaktır.
Eğer bir şey yapılması gerektiğini saptadıysanız, bir 'eylem listesi' yapın ve geri kalan yüksek risklere ve/veya çok insanı etkileyecek risklere öncelik verin. Eylemleri uygularken, kendi kendinize şu sorularısorun:
  1. Tehlikeden bütünüyle kurtulabilir miyim?
  2. Eğer kurtulamayacaksam, zarar olasılığının düşük olması için riski nasıl kontrol ederim?
Riskleri kontrol ederken aşağıdaki ilkeleri, mümkünse bu sırayla uygulayın:
  • daha az riskli olan olasılığı deneyin
  • tehlikeye ulaşmayı engelleyin (örneğin koruyucu koyarak)
  • tehlikeye açık olmayı engelleyen bir biçimde işi örgütleyin
  • kişisel koruma araçları dağıtın
  • sıhhi koşullar sağlayın (örneğin, bulaşan kirlenmeyi temizlemek için yıkanma olanakları ve ilk yardım gibi)
Sağlık ve güvenliğin iyileştirilmesi çok masraflı olmayabilir. Örneğin, kör bir köşeye araç kazalarınıengellemek için bir ayna koymak, kaygan basamaklara kaymayan malzemeler yerleştirmek, tehlike göz önüne alındığında pahalı olmayan önlemlerdir. Ve basit önlemleri almamak bir kaza gerçekleştiği takdirde sizin için çok daha pahalıya mal olabilir.
Eğer yaptığınız iş çok değişiyorsa ya da siz veya çalışanlarınız bir işyerinden bir başkasına sık sık hareket ediyorsanız ne yapmalı?Makul olarak bekleyebileceğiniz tehlikeleri tanımlayın ve bunlardan gelecek riskleri hesaplayın. Bundan sonra, eğer o işyerine gittiğinizde yeni ek tehlikeler tespit ediyorsanız işyerindeki diğer kişilerden bilgi alın ve gerekli önlemleri alın.
Ya işyerini başkalarıyla paylaşıyorsanız? Diğer işverenlere ve kendi işlerini yapanlara sizin işinizden doğacak riskleri ve aldığınız önlemleri anlatın. Ayrıca, işyerini paylaştığınız kişilerden sizin işçilerinize gelebilecek riskler üzerine de düşünün.
Eğer risklerin bir kısmını zaten hesapladıysanız ne yapmalı? Örneğin, eğer tehlikeli kimyevi maddeler kullanıyorsanız ve riskleri zaten hesaplamış ve Sağlığa Zararlı Maddelerin Kontrolü (COSHH) uyarınca önlemlerinizi almışsanız bu risklerin kontrol edildiğini kabul edebilir ve devam edebilirsiniz.
"Yasal gereklilikler ve standartlar üzerine daha fazla bilgiyi:
İşSağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği / Tüzüğü !
Kişisel Koruyucu Donanımların İşyerlerinde Kullanılması Hakkında Yönetmelik
Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik
Sağlık ve Güvenlik İşaretleri Yönetmeliği
PatlayıcıOrtamların Tehlikelerinden Çalışanların Korunması Hakkında Yönetmelik
Kanserojen ve Mutajen Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik,
Gürültü Yönetmeliği
vb. diğer yönetmelikleri (http://www.calisma.gov.tr) internet adresinden bulabilirsiniz."


ADIM 4
Bulduklarınızı kaydedin
Eğer beşten az çalışanınız varsa, herhangi bir şey yazmanıza gerek yoktur, ama ne yaptığınızı yazılı olarak kaydetmek yine de yararlıolacaktır. Fakat beş kişiden fazla çalıştırıyorsanız, hesaplamalarınızın önemli bulgularını kaydetmek zorundasınız. Bu, önemli tehlikeleri ve sonuçlarınızı yazmak anlamına gelir. Elektrik tesisatı örnek olabilir: 'İzolasyon ve topraklama kontrol edildi ve iyi durumda bulundu' veya 'Kaynaktan dolayı duman var: Bölgesel havalandırma sağlandı ve düzenli olarak kontrol ediliyor' gibi.
Bulgularınızıçalışanlarınıza da söylemelisiniz.
Uygun ve yeterli - mükemmel değil!
Risk hesaplamaları uygun ve yeterli olmalıdır. Şunları gösterebilmeniz gerekir:
  • uygun bir kontrol yapılmıştır
  • kimin etkilenebileceğini sordunuz
  • ne kadar insanın etkileneceğini göz önüne alarak bütün bariz önemli tehlikeleri ele aldınız
  • önlemler makul ve geriye kalan risk düşük.
Gelecekte yeniden kullanmak veya danışmak için yazılı kayıtlarınızısaklayın; bir müfettiş hangi önlemleri aldığınızı sorarsa veya hakkınızda bir kamu davası açılırsa bu kayıtlar size yardımcı olabilir. Ayrıca, belirli tehlikeleri ve önlemlerini göz altında tutmanız gerektiğini hatırlatır. Ve yasanın gerektirdikleri yaptığınızı gösterebilmenizi sağlar. Bu rehberin sonunda başvurmayı yararlı bulabileceğiniz bir örnek verilmiştir, ama isterseniz kendi formunuzu kendiniz hazırlayabilirsiniz.
İşleri daha kolaylaştırmak için, el kitapları, sağlık ve güvenlik politikası belgesindeki düzenlemeler, şirket kuralları, imalatçıtalimatları, sağlık ve güvenlik prosedürleri ve genel yangın düzenlemeleri gibi başka belgelere danışabilirsiniz. Tehlikelerin ve önlemlerin listeleri bu belgelerde zaten verilmiş olabilir. Bunların hepsini tekrarlamanız gerekmez ve bütün belgeleri birleştirmek ya da hepsini ayrı saklamak size kalmıştır.
ADIM 5
Hesaplamalarınızı gözden geçirin ve gerekirse değiştirin
Er veya geç işyerinize yeni tehlikelere yol açabilecek yeni makinalar, ham maddeler ve yeni düzenlemeler getireceksiniz. Önemli bir değişiklik olursa, yeni tehlikeyi hesaba katmak için onu da hesaplamanıza ekleyin. Her küçük ve basit değişiklikte ya da her yeni işte hesaplamanızı değiştirmeyin, fakat yeni bir düzenleme kendi özel tehlikelerini getiriyorsa onları değerlendirmeli ve riski azaltmak için ne gerekiyorsa onu yapmalısınız. Her durumda, hesaplamanızı zaman zaman gözden geçirmeniz ve önlemlerinizin hala etkili bir biçimde çalıştığınısaptamak olumlu bir tutumdur.
A D I M 5

Gözden geçirme ve düzeltme
Hesaplamanın gözden geçirilmesi için bir tarih saptayın (karşı - izleyen sayfaya bakın)
Gözden geçirmede her tehlike için alınan önlemlerin hala riski kontrol edip etmediğine bakın. Etmiyorsa, yapılması gerekeni belirtin. Gerekirse risk değerlendirmeniz için yeni bir sayfa doldurun.
İşyerinizde değişiklik yaptığınızda, örneğin yeni
  • makinalar
  • maddeler
  • prosedürler
getirdiğinizde, bunlar yeni önemli tehlikeler de getirebilirler. Bunlara bakın ve beş adımı tekrarlayın.
Referans :
Harms - Ringdahl, Lars., Safety Analysis, Principles and Practice in Occupational Safety, Sec.Ed., Taylor&Francis, London and New York, 2001
Fikirkoca, Meryem., Bütünsel Risk yönetimi., KALDER, Ankara, Mart 2003
Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik . Resmi Gazete; Tarih :26 Aralık 2003 , Sayı: 25328
Gürültü Yönetmeliği, Resmi Gazete: tarih;23.12.2003, Sayı:25325
Successful Health & Safety Management - Başarılı Sağlık ve Güvenlik Yönetimi HSG65 ,ISBN 0 7176 1276 7 1997 , HSE Books, PO Box 1999, Sudbury, Suffolk CO10 2WA

1 Mart 2012 Perşembe

GENEL MÜDÜR KASIM ÖZER’DEN MÜJDELİ HABER

BİZ, YEPYENİ BİR KÜLTÜR İNŞA EDİYORUZ.

Röportaj: Ekoteknik İSG Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İrem Nurgül Durmuş

GENEL MÜDÜR KASIM ÖZER’DEN MÜJDELİ HABER: Bugüne kadar 10 bine yakın insan İSG Uzmanlığı eğitimi aldı. 8 bine yakını belgelendirildi. Her ne kadar 4 bin tanesini Danıştay yok saysa da, bu kanun tasarısının bir ekiyle onlar da geçerli olacak. Eğitimini almış, imtihanına girmiş, kazanmış, belgesini almış, hatta bir kısmı uygulamalarda bulunmuş, bu işte çalışmış 4 bin kişi mağdur olmayacak.

Yeni İSG Kanunu’nda sayı, işyeri tanımı, tehlike sınıfı, sanayiden sayılıp sayılmaması gibi ayrımlar kalkıyor. Bütün işyerleri ve bütün çalışanlar İSG hizmetine ulaşmak ve ulaştırılma hakkına kavuşuyor.

Dünyanın hiçbir yerinde “İşçi Sağlığı ve Güvenliği” diye bir tabir yok. Böyle bir tabir olamaz da zaten. Bu tabir konuyu daraltıyor. İşçi olmayan insanların sağlık ve güvenliğe ihtiyacı yok mu? Memurun sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışma hakkı yok mu? Dünyanın her yerinde bu tabirin kullanımı “İş Sağlığı ve Güvenliği” şeklindedir. İşin unsurları: çalışan-çalıştıran ve işyeridir. Ancak bu tabir hepsini kapsar.

Çalışanlarınızı öldürerek, sakat bırakarak veya yaralayarak üretim yapıyorsanız, o üretimden hayır görmezsiniz. Bir taraftan ürettiğinizi satıp para kazanırken bir taraftan da kazandığınız parayı tazminata yatırırsınız. İş kazaları meslek hastalığı tazminatı adeta kemirgen bir kanserli hücre gibi kazancınızı ve sermayenizi alır götürür. İş kazalarından dolayı iflas eden işverenler olduğu gibi şirket ismini değiştirenlerde mevcuttur. Sonuçta “İş Sağlığı ve Güvenliği” ikinci plana atıldığında veya gerekli önem verilmediğinde bir şekilde bedeli ödenmektedir.


Yeni bir İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na neden ihtiyaç duyuldu?

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 2005 yılından bu yana uzun bir araştırma, inceleme ve tartışma süreci yaşamıştır. Her ne kadar bizim kendi ihtiyacımız da olsa, bunun yanında Avrupa Birliği’nin 89/391 Sayılı çerçeve direktifi de itici güç olarak etkin rol almıştır. 155 ve 161 Sayılı ILO Sözleşmeleri de gerekçedir. Avrupa Sosyal şartı ve Nihayet hükümet programları “İş Sağlığı Güvenliği Kanunu”nun yayınlanmasında destektir. Ama asıl gerekçe, ülkemizin ihtiyacı olan bir kanun olmasıdır. Zira 4857 Sayılı İş Kanunu, tüm çalışanları kapsamına almıyor. Hâlbuki İSG ekmek ve su kadar önemli bir ihtiyaçtır. Bu yüzden İSG’nin müstakil bir kanun olması gerekmektedir. Bütün çalışanların İSG hizmeti almaya ihtiyacı var.

Kanunu’nun çıkarılması şu anda hangi aşamada?

Bakanlığımızın hazırladığı 4 temel kanun var. Toplu İş İlişkileri Kanunu, İş Sağlığı Güvenliği Kanunu, Kamu Çalışanlarının Sendikalarıyla ilgili kanun ve İntibak Kanunu. Önümüzdeki günlerde temel kanun olarak bu dördünün meclise sevk edilmesini bekliyoruz. Benim beklentim Şubat’2012 tarihinde meclisten çıkmasıdır.

Kanunun getireceği olumlu gelişmeler hakkında bilgi verebilir misiniz?

En büyük olumlu yanı bütün çalışanları kapsam içine alıyor olması. İşyerinde memurun geçirdiği kaza iş kazası sayılmaması ancak işçininki iş kazası sayılması durumu bu kanunla birlikte kapanıyor

Bir diğer olumlu yanı, 1930 yılında çıkarılan Umumi Hıfzısssıhha Kanunu: “500 ve üzerinde işçi çalıştıran işyerleri, sağlık tesisi/hastane kuracak. 50 ve üzerinde işçi çalıştıranlar da işyeri hekimi bulunduracak” demiş ve bu da bir milat olmuştur. Artık çalışma hayatında bir hüküm verileceği zaman 50 işçi sınırı aranmaktadır. Bu yüzden günümüzde dahi 49 kişinin çalıştığı işyeri İSG hizmeti almak zorunda değil ama 1 kişi daha eklenip 50 olunca zorunluluk başlıyor. Burada 49 kişinin canının değerini küçümsemiş gibi oluyoruz. İşte bu yeni kanunla bu da kalkacak.

Bunun haricinde işyerlerine sürekli iyileştirme diye bir kavramı yerleştirmeye çalışıyoruz. Geçmiş dönemdeki “İşletme Belgesi” uygulamasını kaldırıyoruz. Bu belgeyi alıncaya kadar düzgün giden sistem, belgeyi alınca nasıl olsa artık belgenin alınmış olması rahatlığıyla adeta işverenin ipe un sermesini sağlıyordu. Hal böyle olunca da, işletme belgesi olan bir kuruluşta iş kazası meydana gelince: “işletme belgesi var ama iş kazası oldu” diyorlardı, işletme belgesi olmayan bir kuruluşta iş kazası meydana geldiğinde ise, “işletme belgesi yok, olsaydı kaza olmazdı” deniyordu. Yani bakanlık olarak her iki halde de biz suçlanıyor veya tenkit ediliyorduk. Verdiğimiz belge bu şartlarda bir anlam ifade etmiyordu. Yeni kanun taslağında bu belgeyi bu yüzden kaldırıyoruz ama işverenden hangi çeşit işyeri olursa olsun ön şart olarak risk değerlendirmesi yapmasını istiyoruz. İSG deyince bugüne kadar hep maden ocakları, inşaatlar, tersaneler, kimya laboratuvarları, tekstil fabrikaları vs akla geldi, oysa ofis, matbaa, okul, hastane gibi akla gelmeyen alanlar da kapsam içine alınıyor. Bu kanun memurların da İSG hizmetine ulaşmasını sağlayacaktır.

2012 yılı İSG Hedefleri’nden kısaca bahsedebilir miyiz?

2012’de ilk işimiz yeni kanunumuz için Türkiye genelinde bir tanıtım kampanyası başlatmak olacak. Basının her ayağını kullanarak kanunun neden çıkarıldığını ve faydalarını anlatacağız,

Kayıtlarını çok ciddi manada tutmayan veya bu noktada belli bir sistem geliştirmeyen ülkelerde meslek hastalığı problemi var. Meslek hastalığının gerçeğe yakın rakamlarını bir tek İskandinav Ülkeleri’nde görüyoruz. Ülkeler meslek hastalıkları sayısını gizliyor veya meslek hastalığı teşhisi konulmasında sıkıntı yaşıyorlar. Bizim için gizleme söz konusu değil ama bizde teşhis sıkıntısı var. Biz meslek hastalıkları konusunda yeteri kadar ilgili değiliz.

Doktorlarımızın meslek hastalıklarının teşhis ve işlemleri ile ilgili bilgilendirilmesi hususunda bir proje başlattık. Projenin birinci ayağını gerçekleştirdik ve 22 ilde tanıtım toplantıları yaptık. 2012 yılı içinde de Ankara ve İstanbul’da ilgili profesyonelleri toplayarak meslek hastalıkları ile ilgili idari ve bürokratik işlemlere dair bilgilendirme toplantıları yapılacaktır.

2012 yılı aynı zamanda. AB Projeleri’mizin bitiş tarihidir. Bunlardan bir tanesi “İşyerlerinde İş Sağlığı Güvenliği Ortamının İyileştirilmesi Projesi” idi, Şubat/2012 ayında bitiyor. Biz kendi imkânlarımızla 3 yıllık bir sürede bu projenin çıktılarını ülkeye yaygınlaştırmak üzere bir proje yaparak devamını getireceğiz. Hedefimiz işyerlerinde “İş Sağlığı Güvenliği Yönetim Sistemleri”nin benimsenmesidir.

İş Sağlığı Güvenliği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın tek başına yüklenebileceği bir yük değil, çok ağır bir yük. Ağır taşın kaldırılmasına ne kadar çok el yardım ederse, o taş o kadar rahat kaldırılabilir. Bakanlığımız bu kültürün gelişmesinde bütün tarafların desteğini beklemektedir.

İş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin geliştirilmesi ve geniş tabana yayılmasında önemli rol oynayacağını düşündüğümüz Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimlerini yaygınlaştırmak üzere faaliyetlerimiz var. Ancak belli şehirlerde yığılmalar var. Diğer bölgelere de bu hizmetlerin ulaştırılması için bazı tedbirler geliştiriyoruz. Komşu illere de hizmeti kaydıracak, teşvik edici mahiyette çalışmalar düşünüyoruz. Neticede hedefimiz hizmeti kolay ulaşılabilir hale getirmektir. Çünkü hizmete kolay ulaşılırsa insanlardaki şevkin artacağını biliyoruz.

Bugüne kadar 10 bine yakın insan İş Güvenliği Uzmanlığı eğitimi aldı. 8 bine yakını belgelendirildi. Bu kanun çıktığında Türkiye’nin İş Güvenliği Uzmanı ihtiyacı 15 bin civarında olacaktır. Kanunun 1 yıl sonra yürürlüğe gireceğini de göz önüne alınca, 2013’te verilecek eğitimlerle Türkiye’nin 15 bin İş Güvenliği Uzmanı olacaktır. Kanun çıktığında böylece sayı bire bir denk olacak.

Biz “Kargadan Başka Kuş, İş Güvenliği Uzmanı’ndan Başka Profesyonel Tanımıyoruz”

“Danışmanlık” adı altında iş güvenliği kapsamında hizmet verenlere bir yetki vermeyi ya da sınırlama getirmeyi düşünüyor musunuz?

İş Sağlığı Güvenliği Danışmanlığı kolaya kaçan bir uygulama. Ne danışıyor işveren? Bilgi danışıyor… Bilgiyi bakanlığa da danışabilir! Telefon açıp sorduklarında biz bilgi veriyoruz. Bu Bakanlık belki de “kapısı halka sonuna kadar açık olan bakanlıklar”ın en başında geliyor. Danışmanlıktan ziyade İş Güvenliği Uzmanı olarak çalışmak gerekiyor. Danışman elini taşın altına koymuyor. İşverene “şunları yapmanız sizin menfaatinizedir, şu eksikliklerinizi yaparsanız iyi olur” diyor. İşveren, ayrıca teknik yardım veya hizmet alarak bu işlemleri yapabilecektir. İş Güvenliği Uzmanı ise orada o işi bizzat yapan ve yaptıran kişidir. Nasıl yapılacağının şeklini, ölçüsünü, miktarını bilen, söyleyen, yaptıran ve altına “tamamlanmıştır” diye imza atan kişidir.

Biz danışmanlık müessesesinin iş sağlığı ve güvenliği alanında çalışmasının çok anlamlı olduğunu düşünmüyoruz. iş sağlığı ve güvenliği alanında danışmanlık değil uzmanlık uygun modeldir. İşverenlere de tavsiyemiz danışman yerine uzman çalıştırmaları yönündedir. Zira mevzuat gereği İş Güvenliği Uzmanı çalıştırmak ve bize sözleşmesini göndermek zorundadır. Dolayısıyla göndermediği takdirde cezai işlem yapılacak. İsterse işveren, danışman çalıştırsa da yine de iş güvenliği uzmanından hizmet almak zorundadır.

Danışmanlık yapan arkadaşlara da tavsiyem “lütfen danışmanlık meselesini İSG’ye sokmasınlar, eğer İSG’yi çok iyi biliyorlarsa uzmanlık yapsınlar, uzman olarak bilgi versinler, uzman olarak ellerini taşın altına koyup, işverenin işini yapsınlar.

İş Sağlığı ve Güvenliği’nde tuzu kuru çalışmalar olmaz, konu İSG ise tuz ıslanacak biraz. Danışmanlık müessesesi İSG’de olmamalı diye düşünüyoruz. İlla İG Uzmanı olacaktır. Biz “kargadan başka kuş, İş Güvenliği Uzmanı’ndan başka profesyonel tanımıyoruz” Kusura bakmasınlar, ilgili kişilerin “Danışmanlık yaptım, paramı istiyorum” demesinler, işverenler de “ben danışman çalıştırdım, görevimi yaptım” dememeli.

Maruziyet ölçümleri ile mühendislik kontrolleri noktasında bir mevzuat çalışması var mı? Bu konuda 2012 yılında bir gelişme olacak mı?

Ortam ölçümleri ile ilgili akreditasyon çalışmalarımız bitmek üzere. Biz diğer kurumlara ortamda gaz, toz, gürültü ne varsa ölçüm yapabilmeleri ile ilgili yetki vereceğiz. 1997 yılında Japonya’ya gittiğimde orada gördüğüm uygulama ile ilgili rapor yazdım ama Türkiye’de bir türlü mesafe kat edemedik. Eskiden kalma “İşci Sağlığı ve İş Güvenliği” tüzüğümüz var, o da der ki: “Basınçlı kapların kontrolünü ehliyeti hükümetçe ya da belediyece kabul edilmiş kişilerce yapılır” Kim bu kişiler kimse bilmiyor. Hükümet ya da belediye neye göre ehliyetini kabul ediyor, tanımlanmış bir vasıf yok. Bu yüzden bugüne kadarki uygulamalarda basınçlı kapları makine mühendisleri, elektrik ile ilgili işlemleri elektrik mühendisleri yapıyor. Bu bir uygulama, bir kabul ama tüzük açıkça söylemiyor. Tekniker mi, mühendis mi, makine mühendisi mi, fizik mühendisi mi, inşaat mühendisi mi belli değil. O günden beri “adını koyalım, nasıl yapılacak, kim yapacak, hangi periyotla, hangi metotla yapılacak” diye çırpınıyoruz.

“Ortam Ölçümleri” , “İş Ekipmanlarının Kontrolü” ve “Risk Değerlendirmesi” olmak üzere üç yönetmeliğin son şeklini vereceğiz. Bir başka pencereden daha geniş bir alana kültürü yayacağız. Bizim derdimiz iş sağlığı güvenliği kültürünün gelişmesi ile insanlara “bana bir şey olmaz” dedirtmemektir!

“Bana Bir Şey Olmaz”


İş Sağlığı Güvenliği’ni sağlamada en zorlandığınız nokta nedir?

“20 senedir bu işi yapıyorum, bir şey olmadı. Bana bir şey olmaz” mantığı ile mücadele ediyoruz. 21.ci senenin garantisi yok çünkü… 2012 yılı içinde yönetmeliklerimiz ile birlikte en önemli gördüğümüz açıkları kapatacağız. Bir kültürün gelişmesi 3-5 sene de olmuyor, belki bir nesil gerekiyor. Bazı sanayileşmiş ülkelerde “çalışan” denildiğinde daha çocukluktan kişilerin şuur altında “bareti başında, eldiveni elinde, gözlüğü gözünde, iş ayakkabısı ayağında” kişi canlanıyor, çalışan deyince onu simgeliyor. Fabrikada çalışan kişinin baretsiz olmayacağını o kültür ona daha çocukken aşılıyor.

Bu kültürün oluştuğu ülkelerde fabrika müdürüne “İşçilerinizden birisi baret takmasa ne olur?” diye sorduğunuzda, müdür anlayamıyor, algılayamıyor. “Ne demek istediğinizi anlayamıyorum” diyor. Israrla soruyorsunuz, “İşçi çalışırken baret takmazsa ne olur? Fabrikada baret takmak mecburi ama takmadığında ne yapıyorsunuz?” diye. O kültürün müdürü düşünüyor ve cevaplıyor: “Neden baret takmasın ki işçimiz?” Kısacası baret takmamayı anlatamıyorsunuz, çünkü kültüründe öyle bir şey yok.

1980’li yıllarda teftişlerimden birinde, bir fabrika müdürü: “işçi neden baret taksın ki, gökten taş mı yağacak?” demişti bana. Kültür farkı bu işte. Biz böyle bir sıkıntılı ortamdayız. Olması gereken kültür “iş güvenliği tedbiri almadan çalışamazsınız” derken biz “Ben üretimime bakarım, iş güvenliği ardından gelir” diyorsak daha katedilecek çok yolumuz var demektir. Biz bunlarla mücadele etmek zorundayız, işimiz zor ve zaman alacak. Ama ben inanıyorum ki biz bu azimle çalıştıktan sonra gelecek nesil bu olması gereken kültür ile yetişecek.

İşyerlerinde öyle tehlikeli şartlarda kişilerin çalıştırıldığını görüyoruz ki, işçinin ayağı bir kaysa kazaya sebep olacak ve sakat kalmama şansı yok. Ölmese de belki yaşar ama sakat kalmama şansının sıfır olduğu çalışma ortamları halen bulunmaktadır. Bu ortamlar için yeni kanun taslağımızda “kişisel korumadan ziyade toplu korumaya” önem ve öncelik verilmesine dair hükümler konuldu.

İnşaatlar dünyanın bütün ülkelerinde İSG anlamında en baş ağrıtan sektördür. Bizim de en sıkıntılı iş kolumuzdur. Almanya’dan misafirimiz olan bir inşaat mühendisi iş müfettişi : “ Biz inşaatlarda emniyet kemeri veren işverene ceza yazıyoruz. ‘Demek ki toplu korumadan kaçıyor, kişisel korumaya yöneliyorsun. Bunu yapamazsın’ diyoruz” demişti. Avrupa iskele sanayisini geliştirmiş, başlı başına bir sektör oluşturmuş. İskelelerden işçi ancak intihar etmek için düşer. Bizim iskelelerden ise işçi her an düşebilir. İş kazalarında karne notumuz iyi değil, her ne kadar bizden çok daha kötü durumda ülkeler var ama bu durum teselli sebebi değildir. Biz neden dünyanın en iyileri arasında olmayalım? Bunun için topyekün seferberlik ilan edip iş sağlığı ve güvenliği kültürünün gelişmesi ve farkındalığın artırılmasına gayret etmeliyiz. Türkiye genelinde yapacağımız çalışmalar ile gerek iş sağlığı ve güvenliğine gönül veren kuruluşlar gerekse bu konuda çalışma yapması gereken ilgili kuruluşlarla ve gerekse sizin gibi hem OSGB, hem laboratuvarlar hem de basın alanında çalışmaları olan kuruluşlarla süratle işbirliği yapmak istiyoruz. Ta ki, bu kültür gelişsin, insanlarımız “bana bir şey olmaz” demek yerine, bana “her an bir şey olabilir” diyerek tedbir alsın.

Bizim sorularımız bu kadar, son olarak sizin eklemek istedikleriniz varsa onları da alabilir miyiz?

Tanıtım noktasında bize yardımcı olduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Hakikaten bu çeşit yayınlar, bu çeşit çalışmalar dillendirilince çalışmalarımıza destek ve hız veriyor. Bu da Türkiye’ye yapılacak en büyük, en güzel hizmetlerden bir tanesi. Çünkü iş sağlığı ve güvenliğinde insana yatırım yapılır. Kar veya yüksek kazanç düşünülmez. Bazen yaptığınız harcamanın hiç mali getirisi olmaz. Ancak bazen da öyle zaman olur ki” küçük bir harcama yapılsa idi bir can kurtulurdu” diyeceğimiz kazalar bize önce insanı korumaya dönük yatırımların önemini bir kere daha anlatıyor zannederim. Çünkü insan maddeden, malzemeden, fabrikadan çok daha değerlidir. Mal tekrar kazanılıyor ama canı yeniden kazanma şansımız yok.